TOLGA POZAM

TOLGA POZAM


Hayal Kırıklığı

27 Kasım 2019 - 01:25

Aslında yazımın başlığı bu olmayacaktı.  Planladığım başlık, taa 90+1’e kadar “Büyük Bayram Yaklaşıyor” olacaktı ama..

Ama işte. Dakika 90+1.  Diatta.  Bütün maç, tüm takımı en çok zorlayan, yüzünden adeta hırs akan o Diatta. Topa bir vurdu. Vuruş o vuruş.  Giden 2 puan, 26 Kasımda fiilen biten Avrupa Maceramız. 

Hoş Şampiyonlar Liginde bir maçımız daha var, ama puanlara bakınca Avrupa’ya defacto veda ediyoruz.

90+1 de o golü yiyene kadar, “Avrupa’da 100. Galibiyetimizi” kutlamaya hazırlanıyoruz.  Ama işte dedim ya, o bir adet sol ayak, o bir adet mükemmel vuruş, ve o bir adet gol.  Hayal Kırıklığının hikayesi.

Geçen Cuma, Başakşehir maçını izleyemedim.  Dolayısıyla milli maç arasından sonra ilk defa izledim Galatasaray’ı.  Ne kadar üzücüki, bu sene ilk defa biraz tat veren bir Galatasaray vardı sahada. Ama o Diatta yok mu o Diatta. 

Bugün 2 puanı kaybettik belki, ama takımın ilerisi için bir çok kazanım vardı sahada.

Daha baskılı, daha arzulu oynayan bir Galatasaray.  Pres yapan ve ileriye oynamaya çalışan bir Galatasaray.

Galatasaray’ın bu  değişiminde etkili olan isimleri’nin soyadları idi halbuki 90+1 e kadar atacağım başlık: Büyük Bayram Yaklaşıyor.

Ömer Bayram. Sol kanatta olağanüstü bir performans sergiledi.  Çok koştu, çok mücadele etti.  Karşı takım oyuncularına her müdahalesi çok doğru ve yerindeydi.  Topu dikine oynaması, dikine koşması, pasları ve ortaları ile Galatasaray’ın en tehlikeli ismi oldu.  Golün asistini yaptığı gibi, asist hanesine başkalarını da ekletebilirdi, o asistler gol olamadı sadece.

Adem Büyük.  Gol pozisyonunu izlediniz mi? Bakın gelin hatırlatayım.  Ömer’in soldan pasını, sırtı kaleye dönük bir şekilde alıp, biraz da şans biraz da doğru dokunuş topu düzeltip, yüzünü kaleye dönüp, düzgün bir vuruşla topu ağlara bıraktı.

Bu sene kaç futbolcumuzun sırtı kaleye dönük pozisyonda topu alıp doğru kontrol edip, dönüp, kaleye vurduğunu gördünüz?

Sadece gol mü? Topu ayağında tutması, pasları, doğru koşuları, ileride baskı kurması ile dört dörtlük bir performans sergiledi.

Bu ikili devamlı oynarsa, bu etkileşimlerinin üzerlerine koyarlarsa, gerçekten de Galatasaray’da Büyük Bayram doğar.

Maçın en istekli ve en etkili iki oyuncusunun da Türk oyuncularımız olması, acaba takım için bir işaret mi?

Ha, haksızlık yapmayalım, 2 futbolcu daha olağanüstü performans sergilediler.

Biri, tabi, her maçta olduğu gibi kalede sonsuz güven veren Muslera. Golde yapabileceği çok bir şey yoktu çünkü Diatta en doğru noktaya vurdu.

Bir diğeri de Lemina. Orta sahada bir dinamo. İleri geri inanılmaz oynadı.  İleri hatta var.  Orta alanda çalım üstüne çalım ve mücadelelerde var.  Defansa gelip top çıkartma, hatta tek kişilik etten duvar kurmak var.

Bugünün Sarı Kırmızı Kare As’ı: Ömer, Adem, Muslera ve Lemina.  Peki ya diğerleri?

Aklımda birkaç pozisyon var mesela.

Birincisi.  İkinci yarı en az iki defa, çok hızlı çıkabileceğimiz, defansın arkasına derin oynayabileceğimiz ve ani kontratak yapabileceğimiz pozisyonda laubali Belhanda topu rakip takımın ayağına bıraktı.  Bugün zaten Belhanda’nın attığı tek bir pastan hayır gelmedi.  Belhanda miadını benim için çoktan doldurdu.

İkincisi.  İkinci yarı başında soldan Marcao bir top kullanacak, yanlış hatırlamıyorsam Ömer’e planlanan bir pas. Ömer soldan ileriye, içeriye doğru kat ederken, Marcao topu çok hızla dümdüz ileriye vuruyor.  Sonra da eliyle “kusura bakma falsoyu veremedim” işareti veriyor.  Şampiyonlar Liginde, nispeten rahat bir pozisyonda falsoyu veremeyen Marcao.  Büyük sıkıntı.

Üçüncüsü diyeceğim demesine ama, o kadar çok yanlışı var ki maçta.  Mariano “ben artık bittim” diyor.  Devre arasında acilen Mariano’ya bir “hayırlı kısmet” bulup yollamalı, ve gerçekten yüreğinden oynayan, benim için Muslera kadar gerçekten Galatasaraylı saydığım Linnes geri çağırılmalı.

Seri, Feghouli, Nagatomo birer tık daha iyiydiler bugün, ama beklenen performanslarında değiller.

Bir de Donk’tan bahsetmek lazım.   Luyindama’nın sakatlığından sonra mecburen defansta oynadı.  Luyindama’dan daha fazla güven verdiği net.  Mecburiyetten yapılan doğru hamle.

Sakatlıklar olsun, formsuzluklar olsun; mecburiyetten dolayı geleceğe yönelik en doğru takım sahadaydı. Bu takımın üzerinde yapılacak bazı başka yeniliklerle Süper Lig’de daha başarılı günler bizi bekleyebilir. 

Mesela Erencan’ın oyuna mecburiyetten girmesi çok önemliydi.  Ne der Fatih Hoca, “Galatasaray sahaya 11 kişi çıkıyorsa eksik değildir”.  Demek ki gerekirse, Erencan ve onun gibi U19’dan gelen genç, istekli, arzulu Aslanlarla da oynayabiliriz.  Onlar da kendilerini A Takımda gösterebilir.  Neden bir ikinci Ozan Kabak çıkmasın?

Bugün hayal kırıklığı oyun değil, sonuçtu.  Çünkü bu sezon Galatasaray ilk defa, mücadelesi ve azmi ile Galatasaray’a benzer bir oyun tavrı sergiledi.   Üzücü olan bu oyunu son dakikada yediği gol yüzünden 3 puanla taçlandıramaması oldu.

Bazen su akar yolunu bulur derler ya; sezona sanki formsuz başlayan Fatih Hoca’ya sakatlıklar da yardım etti ve bugün ilk defa sahada bir nebze Galatasaray’ı izlemiş olduk.

YORUMLAR

  • 0 Yorum