Yeşilçam’ın unutulmaz sahnelerinden biridir; aslında Hollywood’da da Spartacus filminde benzer bir sahne bulunmaktadır.
Filmin kötü adamları, bir kalabalık içinde Kara Murat’ı ararlar. “Kara Murat kimse ortaya çıksın. Ortaya çıkmazsa önce kadınlar ve çocuklardan başlayarak herkesi öldüreceğiz” derler. O sırada, o kalabalık içinden teker teker ayağa kalkanlar olur. “Kara Murat Benim!” diye. Hem gerçek Kara Murat’ın kimliğini gizlemiş olurlar, hem de durumu kurtarmak için hepsi Kara Murat olmuştur.
Kirk Douglas’ın başrol oynadığı Spartacus filminde de, aynı Cüneyt Arkın’ın meşhur filminde olduğu gibi; “Spartacus benim!” diye tüm köleler ayağa kalkarlar. Hem Spartacus’ün kimliğini gizlemek, hem de o anlık bile olsa bu hareketleri ile kahraman Spartacus olmak için.
Bugün, bu Galatasaray takımına: “Golcü kimse ortaya çıksın. Ortaya çıksın ki, Galatasaray Schalke 04 karşısında güzel bir galibiyet alarak, Şampiyonlar Liginde yola devam etsin” diye soracak olsanız; kimse ayağa kalkmaz. Zaten kimse varlığını bile gösteremedi.
İlk yarı Onyekuru ile yarı bir pozisyon, Rodrigues ile ciddi bir pozisyon kaçtı. Koskoca ikinci yarı, Galatasaray’ın kaleye şutu yok.
Galatasaray’ı bu hale getirenlere şükranlarımı sunuyorum. Gomis’i kaçıranlara, Galatasaray kalibresinde forvet bulamayanlara, riski alıp altyapıdan forvet çıkartmayanlara.
Kimse bana “financial fairplay” demesin. En büyük örnek; şu an ligimizde 11 maçta 11 gol atmış olan Diagne, Kasımpaşa’ya ne kadara mal oldu dersiniz? Hiç paraya. Gerçekten, hiç para ödemeden, bedelsiz olarak transfer ettiler. Bir Diagne bile bulamayan, koskoca Şampiyonlar Liginde kendi kendini acındıracak hale getiren Galatasaray’ı bu hale getiren herkese teşekkürler.
Maç sabaha kadar, hatta günlerce oynansa, bu Galatasaray yarım gol bile atamazdı. Maçın başından beri belliydi. Sinan bas bas bağırıyor, “ben golcü değilim” diye. Muğdat bir Galatasaray oyuncusu asla olamaz. Şansına kariyer istatistiklerinde Galatasaray yazacak o kadar. Onyekuru anormal tecrübesiz ve yetersiz. Sadece koşuyor.
Rodrigues’in inanılmaz bir şekilde ayarı bozuk. Dijital çağda büyümüşler hatırlamaz belki ama benim gibi analog çağda yetişenler “kafa ayarı” dediğim zaman ne dediğimi anlayacaklar. Özellikle Betamax ve sonrasında VHS kaset oynatıcılarında bir de “Kafa Ayarı” yapan kasetler olurdu. Eğer oynatıcı bozulursa, bu kaset takılır, içi “temizlenir”, düzeltilirdi. Rodrigues’in acilen bir kafa ayarına ihtiyacı var.
Maç boyunca kendi kendime sordum, Schalke, ya da Fenerbahçe, ya da Kasımpaşa, ya da Yeni Malatya, kısaca her hangi başka bir takım; Galatasaray’dan hangi futbolcuyu kadrosunda görmek ister diye?
Şimdi aynı soruyu size soruyorum. Her hangi başka bir takım; Galatasaray takımından hangi oyuncuyu kadrosunda görmek ister? Bence belki biraz Serdar, biraz Ozan. O kadar.
Yahu, tamam, kredisi Galatasaraylı'da sonsuz bir Muslera var; ama iki maçtır öyle gereksiz çıkışlar yapıyor ki; hafta sonunda penaltı yaptırdı, bu maçta da 4. dakikada golü yedirdi.
Bütün takım saçma sapan top kayıpları yaparken, ileriye top taşıyamazken, ileri uçta zerre fark yaratamazken, laubalilikte sınır tanımayan (neyse ki bugün iki defa gollük ara pas attığını gördüm) ve çoğu zaman göstermelik oynayan bir Belhanda sahada 90 dakika kalıyorken, yaratıcılığı ile maça damga vuracak 1 tane futbolcumuz yokken; Galatasaray’ın Şampiyonlar Liginde ilk 16ya kalmasını beklemek La Fontain’in bile kaleme alabileceği bir masal değil zaten.
Neyse, en azından minimum 4 puanla bitireceğiz bu turu; belki, o da belki UEFA Avrupa Liginde devam edeceğiz. En kötü ihtimalle, yıllar sonra sarı-kırmızılı formayı Şampiyonlar Ligi’nin o efsane müziği eşliğinde izlemiş olmuş olacağız bu sene.
Olan güzelim taraftara oldu. Bir ara hangi stadda oynadığımızı unuttum, o kadar harika bir tribün desteği vardı.
Çok net söylüyorum, belki Galatasaraylılar'ın kalbi kırılacak ama, bu Galatasaray'dan daha başka bir şey beklemeyin.
Bugün Galatasaray bir hashtag ile çıktı sosyal medyada #kenetlenbaşkagalatasarayyok. Biz taraftar olarak kenetlendik, ama biz başka bir Galatasaray istiyoruz. 90 dakikada iki “yarım” pozisyondan başka pozisyona giren bir Galatasaray değil; adı gibi, Aslanlar gibi mücadele eden, pozisyonlara giren, bizi oyunu ile gururlandıracak bir Galatasaray istiyoruz.
YORUMLAR