TOLGA POZAM

TOLGA POZAM


Galatasaray futbol oynamalı!

02 Aralık 2019 - 11:18 - Güncelleme: 02 Aralık 2019 - 13:19

İki çok farklı yarıdan oluşan bir oyunda, ligin zirvesine oynayan her iki takım da, bir puan ile yetinmek zorunda kaldılar. 

Ancak Galatasaray bugün maçı kazanamadı belki ama moral kazanmış oldu.

Eğer Brugge maçından sonra (ki 90+1 de yenilen o gol ile alınan beraberlik büyük moral yıkımı idi), bugün Trabzon’dan mağlup çıksaydı, o zaman her ne kadar puan olarak her zaman şansı olsa bile, moral olarak çok düşer, ve ligden çok uzaklaşabilirdi.

Bugün Galatasaray, çok önemli bir deplasmandan çok önemli bir 1 puan aldı, ama ondan da öte büyük moral kazandı, ve şunu gördü: “Eğer biz Futbol oynarsak, bizi kimse tutamaz”.

Bu ne demek şimdi?

Biz futbolu neden seviyoruz?  Çünkü futbol, oynandığı zaman gerçekten de çok keyif veren bir spor.  Ancak ve ancak “oynandığı” zaman keyif veren bir spor.

Bugün ilk yarı sahada futbol namına hiçbir şey yoktu.  Genel itibari ile kanatlarda kalabalık ve yoğun mücadeleler.  Orta alanda karşılıklı iki takımdan tuhaf müdahaleler.  Her iki takımın da oyuncularından zaman zaman aşırı teatral “faul almalar” ile geçen; tabir-i caizse “pis bir oyun vardı”.

İlk yarı sanki her iki takım da, bırakın futbol oynamayı, futbol oynatmamak üzere kurulu bir mücadele içindeydiler. 

Yağan yağmurun sahaya düşmesine özenerek, futbolcuların büyük bir bölümü kendilerini çimenin üzerinde buldular.  Düştüler.  Gerçekten düştüler. Yalandan düştüler.  5i 10 gösterdiler, düştüler, kıvrandılar. 

Hatta daha öteye gideceğim, “leş” bir oyun oynadılar.

İlk golü Trabzon ikinci yarının ilk 5 dakikasında buldu.  Hani “babasını da severdim” derler ya.  Bursaspor’da oynayan babasını da severdim eskiden, oğul Sörloth’da babasını aratmadı, genetikleri devreye girdi ve golünü attı.

Yalnıııız…

O frikik kullanılırken, Galatasaray defansı, Sörloth’u o kadar yalnız bıraktı ki.. Çok rahat bir şekilde topa vurdu, ve çok da güzel bir gol attı.  Trabzonspor Forvet hattının bu etkili ismini hangi akla hizmet kimse göz ucuyla dahi kontrol etmedi?  O nasıl bir pozisyon al(ama)maktır? Muazzam hata.

Bir yalnız da Mariano’ya.  Bütün maç boyunca bir tane olumlu katkısı yok.  O kadar kızdığım Marcao bile son dakikada öyle bir topu engelledi ki, 2-1 mağlup olmamız içten bile değildi.   Mariano artık miadını doldurdu.  Doldurduğu için de 50. dakikada saçma bir müdahale ile Trabzonspor’a frikik kazandırdı.  O frikik gol oldu. 

Bu Mariano nasıl bu kadar düştü ben anlamıyorum.  Bir tane doğru pas, bir tane etkili orta, bir tane doğru müdahalede bulun be Brezilyalım.  Olmuyorsa da, “Obrigado!”.  

Bugün yine çok klasik bir Galatasaray kuralı devreye girdi.  Golü yedik, ve yedikten sonra futbol oynamayı hatırladık.

Tabi burada Trabzonspor’un golden sonra geriye yaslanması da etkili oldu. 

Bu sezon ilk defa bu kadar güzel pas oyunu oynayıp, bir cins tehlike yaratan bir Galatasaray gördüm.

Pas oyununu ne kadar karşı takımın yarısında kurabilirsek, o kadar tehlikeli olabiliyoruz aslında; ama ne zaman kendi defans bloğumuzda bu pas oyununu oynamaya çalışıyoruz; işte o zaman kardiyoloji doktorları hazırda bekliyor.

Burada oyun planı belli.  Topu karşı takımın sahasında tutup, onları bunaltan bir pas trafiği yaratıp, şaşırtıp, pozisyona girip, gol atmak.

Zaten gol de üç aşağı beş yukarı bu şekilde geldi. 

Hafta içi yazdığım Brugge maçında değindiğim bir terim olduydu “Büyük Bayram”.  Gol pozisyonu yine soldan, Ömer’in Adem’i bulmasıyla geldi.  Bu sefer Adem dönüp vuramadı ama topu çok güzel sakladı, kaybetmedi, Nagatomo’ya pas çıkarttı ve Son Samuray harika bir vuruşla golü attı.  Açıkçası Son Samuray’da benim için son dilimlerindeydi; bugün etkili mücadelesi ve bu muazzam vuruşu sonrası gönlümü ferahlattı.

Adem ve Ömer birlikte oynadıkça, harika bir ikili olacaklar, buna şüphem yok.

Fatih Hoca’da ikinci yarı takımın oyun planını değiştirip olumlu riskler aldı. 

Jimmy Durmaz’ın sağa girmesi, sonradan Emre Mor’u sağa sokup, Jimmy’i Belhanda yerine orta alana çekmesi ve Donk’u da defanstan ileri hatta çıkartması, olumlu hareketlerdi.  Bizim Fatih Terim’den beklentimiz BU zaten.  Her hafta aynı oyun ve aynı birebir değişiklikler, ya da son dakika yapılan değişiklikler değil.  Oyunun seyrini değiştirecek hamleler. 

Bu arada demin Belhanda demişken.  Takık olabilirim, kabul ediyorum, ancak Belhanda’nın adını ilk 11de gördüğüm an benim maç hevesim kaçıyor.  Bugün bir şutu hariç, yaptığı tek olumlu hareket yok.  Benim Belhanda’dan beklentim, madem 10 numara; ara paslar.  Asistler.  Goller.  Ancak Belhanda tam bir el freni görevi görüyor.  Tam takım hızlı atak için çıkacakken, ya top kaybı ya da topla çok oyalanması, pozisyonu öldürüyor.

Feghouli de bunu yaptı bugün.  20. dakika civarı orta alanda top ayağına geldi, ileri doğru koşan oyuncularımız vardı, güzel de derinlemesine koşarlarken, Feghouli aldı topu, topa bastı, döndü, derken Trabzonspor’lu oyuncular yerlerini çoktan almışlardı.

Galatasaray bu kadrosu ile, özellikle bu orta sahası ile hızlı oyun oynayamıyor maalesef. 

 Herşeye rağmen, büyük bir moral yıkım olan Brugge maçından sonra bu maçı bu şekilde mücadele edip, Trabzon deplasmanından 1 puanla dönmek iyidir.  Ama daha da iyi olanı, özellikle golden sonra oynanan futboldur.  Çünkü Galatasaray futbol oynamıştır.

Bu haliyle Şampiyonluk için ne kadar şansı var takımın? Tartışılır.  Ancak devre arasında yapılacak transferler ile bir şans yaratılabilinir.  Bir de Falcao’da tam gücünde dönerse, o zaman işte hikaye bambaşka yazılır bu sene.  Benim için ilk yarı bitene kadar oynanan maçlarda ne kadar az puan kaybedersek o kadar iyi.  Üstüne de, geçen sene yapıldığı üzere devre arası müdahaleleri ile takım yine Şampiyonluğa koşabilir.

Fakat bu noktada da son bir soru sorarım:

“Madem bu müdahaleleri devre arasında yapacaktınız, sezon başında yaptığınız şey ne idi?”

YORUMLAR

  • 0 Yorum