Süper Lig’in ilk devresinin son maçlarını, malum Yılbaşı dönemi öncesi bazı sosyal etkinliklere denk geldikleri için izleyememiş, ve dolayısı ile yazamamıştım.
Ancak zaten Aralık ayında yazacağım her yazı
birbirinin karbon kopyası olmaya aday, sezon
başından bu yana devam eden klasik Galatasaray şikayetlerimin bir benzeri
olacaktı.
İyi ki de yazamamışım, ve iyi ki de ikinci
devrenin ilk maçında sizlerle tekrar buluşabiliyorum.
Söyleyecek
çok şey var aslında, ama ilk sözüm; “Galatasaray çok iyi mücadele etti” olsun.
Denizlispor gerçekten de taş gibi gibi bir
takım ve çok kaliteli ayaklara sahip.
Dolayısıyla Galatasaray’ın zorlanabileceği bir maç olacaktı.
Ancak, Galatasaray çok iyi oynamasa bile, ilk
devre oynadığı futbolun üstünde bir top oynayıp, daha sağlam mücadele edince
maçı almasını da bildi.
Özellikle, hafta ortasında oynanan Türkiye
Kupası maçında sahalara uzun sakatlığının ardından dönen Emre Akbaba’nın lige de gol ile dönmesi sevindiriciydi. Daha da sevindiricisi, Emre’nin doğru
koşuları ve özellikle ilk yarıda Falcao’yu zaman zaman beslediği olağanüstü
güzel ara pasları oldu.
Evet, Falcao o pasları gole çeviremedi ama, oyunu okuyabilen futbolcuların olduğu
zaman, pozisyon almasını bilen oyuncuların olduğu zaman biri kaçar, ikincisi
kaçar, üçüncüyü de atarsın. Nitekim
Emre’nin servisinde değil ama Seri’nin olağanüstü şık şandel pasını, aynı şıklıkla
düzeltip ağaları havalandıran Falcao, Emre’nin güzel golünden sonra tabelayı
2-0 yapabildi.
Tabi
Falcao’nun şöyle de bir katkısı var, başta Emre olmak üzere, orta sahadan da
pozisyon bulabilecek oyuncuları, defansı üzerine çekerek rahatlatıp; gol atma
misyonu kadar, başkalarına gol attırma misyonunu da başarıyla yürütüyor.
Bir başka
sevindirici geri dönüş ise Martin Linnes. Koca bir ilk devre sahaya sanki hasret
kalmamışçasına, ara verdiği yerden devam etti.
Sağ Bek’te olumsuz bir hareketi yok.
Yanarım Yanarım Mariano’lu maçlarıma yanarım.
Keza bugün Sol Bek’te ilk defa forma giyen
Saracchi’de mücadelesi, top kesmeleri, ortaları, pasları ve genel futbol
anlayışı ile daha ilk maçından gönlümüzü kazandı. Önünde oynayan Ömer Bayram ile de iyi
anlaştıklarından dolayı, özellikle ilk yarı (Ömer yorulana kadar), sol
kanatımız şiir gibi aktı. Kaldı ki zaten
ilk golümüz de bu kanattan geldi.
İlk gol
demişken, anlamadığım tek nokta yan hakemin yersiz kaldırdığı ofsayt bayrağı
oldu. Lakin 3
yaşında bir çocuk bile o pozisyonun ofsayt olmadığını anlar. Daha sonra VAR’ın devreye girmesiyle
pozisyonun geçerli olduğu görüldü de golü verdiler. Pozisyon bu kadar bariz ofsayt değilken, o
pozisyona ofsayt kaldıran yan hakemi ben takibe alırım valla.
Luyindama’nın sakatlığı, oraya Donk’un monte
edilmesini sağladı ki, Donk zaten bir
güven abidesi. Stoper’de efsane
maçlar çkartıyor ama aynısını Marcao için söylemem çok zor. Tam
bir Rus Ruleti Marcao. Her
pozisyonda bir şey patlayabilir ve biz 10 kişi kalabiliriz. Bugün daha 4. Dakikada gördüğü saçma sarı
kart (kart doğruydu, orta sahada yaptığı o müdahale çok çok saçmaydı) bizi 90
dakika içinde görebileceği ikinci bir sarı ile 10 kişi bıraktırabilirdi. Ben
Marcao’yu izlerken hep çok tedirginim.
Belhandasız
bir Galatasaray ne güzelmiş. Hiç eksikliği hissedilmedi. Zaten çoğu zaman varlığı da hissedilmediği
için.. Ha var ha yok.
Ayrı bir cümle de Lemina için. Ne
yapılsın edilsin, Lemina bonservisi ile bu takıma kazandırılsın. Soğuk kanlılığı, topu ayağında tutması,
kritik noktalardaki hamleleri ve çalım atıp topu doğru zamanda doğru oyuncuya ulaştırma
yetisi ile Lemina bugün bir kez daha parladı.
Ancak
bence maçı en iyi anlatan pozisyon 92. dakikada gerçekleşti.
O an atak yapan Denizlispor bizim sol köşe
gönderimize gelmişti, ve 92. dakikada orada o pozisyona kayarak müdahale eden,
ve topun out’a çıkmasını sağlayan oyuncu; sahanın taa diğer ucunda olması
gereken Falcao idi.
Özveri,
mücadele, istek.
Takımda bu üçü olduğu sürece,
arzulu oyuncular forma giydiği sürece, futbolu bilen ve oynamayı seven topçular
olduğu sürece; bizim yüzümüz gülecektir.
Bu sezon ilk defa Galatasaray benden bir
aferin aldı.
Ancak tabii, 60. dakika itibariyle balyan
düşüş, defansın hala tam istenen seviyede olamaması endişe veren hususlar.
Fakat dediğim gibi, bugün aferini hakkettiler.
YORUMLAR