Son yazımızda Fenerbahçe'nin bu sezon sıkça oynayacağı tamam mı devam mı maçlarından birine çıkacağını altını çizmiştik. Yine bu maçların atmosferinin iyi oynayandan çok iyi akıl oyunları kuranların galip geleceği türden bir dramaya sebep olacağını hatırlatmıştık. Maçın draması da bu yüksek tansiyon ve gergin atmosferin sonucunda şekillendi. 3 puan Fenerbahçe'nin, kırmızı kartlara gelen ağır kayıplar vefiziksel yıpranma her iki takımın oldu.
Orta sahada Kocaman tuzak
Maç öncesi analizinde opta raporları her iki takımın da hücum anlamında zirve istatistikler yaptığını ve Beşiktaş'ın bir adım önde olduğunu gösteriyordu. Aykut Kocaman da bunu görmüş olacak ki yine önce kontrolü ve durdurmayı seçti. Kendi orta sahasını adeta Beşiktaş 2 ve 3. bölgeleri arasına yerleştirerek uzun pasla hızlı çıkmayı seven Beşiktaş'ın tüm dengesini bozdu. Burada Souza, Ozan ve Mehmet Ekici'nin tatktiksel disiplini çok iyi uygulamaları ve Talisca, Oğuzhan, Babbel pas bağlantısını kesmeleri bir anda Beşiktaş'ı Türkiye'nin en iyi hücum eden takımından topu ileri en zor taşıyan takımı haline getirdi.İşin güzeli bunu yapan Fenerbahçe ileride de kendini genç ve güçlü Janssen'in taşıdığı Valbueana'nın yönlendirdiği ataklarla pozisyona da sokmaya başladı ve penaltıdan golü buldu.
Quaresma'nın futbola ihaneti
Gol sonrasında ortasahada mücadele sertleşince her iki takımda sarı kartlar gelmeye başladı. Bu tür konsantrasyonu yüksek maçlarda fiziksel mücadele arttığı için Janssen veya Oğuzhan'ınki türü kartların gelmesi de normaldir. Pozisyon gereği gelişen Neto ve Atiba kırmızı kartlarına da hiç itirazım yok ama Quaresma bu tür sakatlayıcı hareketleri nerdeyse her maç yapıyor ve gereksiz kartları yıllardır görüyor.Türkiye liginde hakem kalitesi her maç değiştiğinden bu rahatlığa sahip olduğunu düşünüyorum. Söz gelimi Kayseri maçında rakibin bileğine bastığında görmediği kartı Kadıköy'de veya Seyrantepe'de görünce şaşırıyor sinirleniyor. Kontrolünü kaybedip daha da agresifleşiyor ve sıkışmış bir oyunda Fenerbahçe'ye karşı belki de Beşiktaş'ın en büyük tehdit olduğunu unutuyor. İşte bu yüzden gol sonrası bir de takımını eksilterek Aykut Kocaman'a derin bir oh çektirdi.
İkinci yarıda Kocaman el freni
Neto'nun atılmasıyla ikinci devreye önde ama rakibiyle aynı eksiklikte girmek zorunda kalan Fenerbahçe malesef bizi şaşırtmadı. 2-0, 3-0 ları bulmak için tempoyu yükseltecek bir Aatıf veya Alper hamlesi yerine 1-0'lık skoru korumak için gerekli hamleyi en kesici oyuncusu Mehmet Topal'ı oyuna alarak yaptı. Bu tür durumlarda taraftarın Aykut Kocaman'a homurdanmasından doğal birşey yok ama futbolun gerçeği malesef bu. Özellikle derbilerde kontrolü ve konsantrasyonu iyi kullanarak her dakikadan maksimum verimi almanız gerekiyor. Fenerbahçe taraftar DNA'sı daha Daumvari veya Ersun Yanal türü bol tempolu, önde basan, risk alan, ailece kanatlardan hücum edebilen takımlar izlemek istese de Aykut Kocaman 10 kişi kalmış bir Beşiktaş'a karşı önce onlar oynasın biz keselim sonra topu alınca cezayı keseriz demeyi tercih etti. Bu hamlesinde atılan oyuncunun defansın en yeteneklisi ve en hızlısı Neto olmasının da etkisi vardı elbet. Nihayetinde maç Beşiktaş'ın disiplinsiz bir şekilde hücum ettiği Fenerbahçe'nin de enerjisini alan daraltmaya ve top kampaya harcadığı kısır bir oyuna dönüştü. Maç ilerledikçe sinirler daha da gerildi.Enerji azalınca blokların arası 20, 30 metrelere çıktı.
Talisca çıkınca Beşiktaş çoğaldı
Bu noktada Şenol güneş oyuna müdahele etti ve madem gerde bekliyorlar orada çoğalalım dedi. Talisca Negredo değişikliğiyle artık ileride daha kalabalık olan Beşiktaş oyunu iyice riske etmeye başladı ve nihayetinde kontrataklar vererek seyir zevkimize katkıda bulundu. 2. penaltı ve Atiba'nın kırmızı kartı da ilk penaltı ve diğer kırmızı kartlar kadar doğru bir karardı. Maç 2-0 olunca bir nebze daha rahatlayan Fenerbahçe bunu Beşiktaş'a da hissettirmiş olacak ki hem eksildi hem 9 kişilik takımdan gol yemeyi başardı. Hatırlarsanız geçen yılkı maçta da 11 kişilik takımını kendi yarı sahasına çeken Şenol Güneş 9 kişilik Fenerbahçe'nin son dakika golünü izlemişti. Bu tür durumlar gerçekten taraftar açısından izlemesi acılı ve uzun vadede takımlarımızın avrupa kupalarında oynayacağı kırılma maçları için tehlike göstergesi olan durumlar. Ama malesef ligimizin gerçeği bu kimse takım halinde yüksek baskıyı ve kırılma anlarını üst düzey yönetemiyor. Maçın da her iki takım adına kayıp tarafı bence buydu. Dışarıdan baktığınızda bol gollü ve bol mücadeleli bir derbi izlemiş olsak da işin aslı her iki takımda futbolun doğruları adına güzel bir gösteri sunmadılar.
Hakemlerimize not
Bugün sahada gördüğünü çalan göremediğini de kaçıran bir hakem izledik. Bence her zaman doğrusu budur. Eğer maçı Beşiktaş kazansaydı Fenerbahçeliler Medel'in verilmeyen kartından şikayet edeceklerdi. Fenerbahçe kazandı, Beşiktaşlılar Cenk Tosun'a yapılan penaltı ve Negredo'nun iptal edilen golünden şikayet ediyorlardır. Benim görüşüm ise hakemlerin her maçlarını son maçları olacak kadar yüksek konsantrasyon ve cesaretle yönetmeleri. Bunu başarırlarsa bir gün Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları da hakemin çalacağı bir iki pozisyon yerine asıl kendi takımlarının 90 dakikka boyunca gösterdiği performansın skoru belirlediğini kavrayacaklardır.
Herkese iyi futbolla dolu güzel bir Pazar günü dilerim
YORUMLAR