Bugün maçı tribünde izleme fırsatı bulduğum için skorun da coşkusuyla bardağa dolu tarafından bakmak istiyorum. Geçen sezon rakiplerine bir maçta en fazla 3 gol atabilen Fenerbahçe bu sezon 3. kez rakibine 5 gol attı. Elbette bu galibiyetin başrolünde kahramanlar vardı.
İşçi sınıfının kahramanı
Fenerbahçe, Dirk Kuyt ayrıldığından beri yüksek yeteneği oranında koca yüreğiyle de oynayan bir oyuncuya sahip değildi. Bugün Vedat Muriqi, attığı 2. golle birlikte bana John Lennon’ın ünlü şarkısı Working Class Hero’yu hatırlattı. Takımın kalanına örnek teşkil edecek fedakarlıkla oynayan Kosova’lı yıldız adeta bugüne kadar attığı goller yetmiyormuş gibi takımın maçı koparması için rakip stopere pres yapıp, kendi topunu kovalayıp adeta kendine asist yaptı. İşte böyle oyuncular tribüne alın teriyle gelen işçinin, emekçinin, harçlığından artırıp bilet alan öğrencinin izlemeyi hak ettiği kahramanlar. Umarım Fenerbahçe içinde bu işçi sınıfı kahramanlarının sayıları çoğalır.
Yanal Ferdi’yi parlatacak
Bugün sahaya çıkan 11’e baktığımızda eminim pek çok kişi hafta içi kupa maçının kahramanı Ferdi’yi göremeyince hüzünlenmiştir. Çünkü Vedat’ın Kuyt’ı anımsatması gibi Ferdi de uzun süredir özlemini çektiğimiz Tuncay Şanlı gibi genç yıldız profilini anımsatıyor. Tuncay’ın şansı, çok kötü geçen bir sezonda ilk 11’e yerleşmesi ve acemiliğini atarken skora bolca katkı vermesiydi. Ertesi sene ise özgüvenini kazanmış bir şekilde şampiyonluğun mimarlarından biri olmuştu. Ferdi geçen yıl bu şansı bulamadı, haliyle bu sene zirveye oynayan bir takım için kaleci Altay’ı da hesaba katarsak 2 genç oyuncu birden yetiştirmek, fazla romantik bir beklenti olur. Ama Yanal skor rahatlayınca Ferdi’ye 45 dakika şans vererek bu oyuncunun bir nebze daha özgüven kazanmasına destek oldu. Eğer bu değişiklik yerine Deniz veya Tolga hamlesi gelseydi ben de hocayı eleştirecektim.
Zaman kimi haklı çıkaracak bilmiyorum ama Ersun Yanal’ın skor ve puan avantajını elde ettikten sonra Ferdi’den daha çok faydalanacağını tahmin ediyorum.
Kayıp yıldızlar Gary ve Max
Fenerbahçeliler'in belki de bu sene en büyük beklentisi ön alanda yaratıcılığını konuşturacak Max Kruse’nin tıkanan maçları sihirbaz gibi çözmesiydi. Kruse henüz bu yönünü göstermedi. Her ne kadar takımın asist kralı olsa da hepimiz ondan Alex vari jeneriklik goller veya 30-40 metreye öldürücü paslar bekliyoruz.
Max Kruse’nin gerek fiziksel gerekse konsantrasyon bazında bir eksikliği olduğunu son vuruşlarının cılızlığından anlamak mümkün. Yine de klası ve kumaşı oyun içindeki top alışverişleriyle kendini belli ediyor. Öte yandan Gary Rodrigues de henüz Galatasaray’a şampiyonluk getirdiği sezonki kadar etkili değil.
Bugün ilk yarıda Ersun Yanal’ın üzerine çizdiği özel taktiğe rağmen pek çok topu ezdi ve golleri harcadı. Ama gelin görün ki maçın son atağında o da kumaşını gösterir bir asistle maçın kötüsü Kruse’ye yılın ilk golünü attırmayı başardı.
Çünkü takımın başında her zaman hücum futbolunu düşünen ve skor ne olursa olsun takımı ileri iten Ersun Yanal vardı...
YORUMLAR