Genelde tribünden izlediğim maçlarda oyun sistemi ve taktik üzerine sert eleştiriler getirmem zira stadın bazı yerlerinde maçı iyi analiz etmeyi engelleyebilecek kör noktalar oluyor fakat bugün oldukça hakim bir konumda ve önümde ekranla maçı izleme fırsatı buldum. Maalesef gördüğüm manzaradan hiç keyif almadım.
Hakeme tebrikler
Öncelikle geçen haftaki Kayserispor mağlubiyetinde hakem kararlarının oynadığı rolü hatırlayarak bu haftanın hakemine bir kaç yorum. Tüm penaltı ve kart kararları doğruydu. Vücut dili ve tutarlı hareketlerinden anladığımız kadarıyla, Fenerbahçe 5 penaltı daha alsa çalacak, Kasımpaşa lehine 3 kırmızı kart daha olsa çıkaracak bir görüntü çizdi. Hakemlikte aradığımız standart da bu olmalı. Maç önü, sonrası ve skoru dikkate almadan gördüğünü çalan bir hakem oyunu güzelleştiriyor.
Ofansif oyuncu eksikliği
Sezon başı yazılarımızda 40 yaşına gelmiş Emre’nin Fenerbahçe’nin 34 maçlık lig maratonunda takımı zaman zaman eksik bırakacağını belirtmiştik. Emre’nin insan üstü gayretine rağmen geçen yıl bile pek çok maçta 90 dakikayı çıkaramadığını da hatırlatmıştık. Bugün de görüldü ki tüm hücum planını, onun organize edeceği bir oyun anlayışı üzerine kurmak Fenerbahçe için sürdürülebilir değil. Üstüne üstlük top 2 ve 3. bölgeler arasında taşınırken, geçiş oyununda başrol oynayan Kruse’nin de eksikliği iyice sırıtmaya başladı. Bu noktada gerek kadro mühendisliği gerek Ersun Yanal’ın ilk 11 tercihleri kafamda soru işaretleri yaratıyor. Tolga, Gustavo, Ozan orta saha üçlüsünün kilit pas sayısı toplam 6 iken Ersun Yanal neden Zacj, Ferdi, Deniz gibi oyunculara yönelmedi anlamakta zorlandım. Devre arası ofansif orta saha veya hücumcu kanat takviyesi düşünülüyorsa merkezden daha verimli bir oyun sistemine geçmek de gerekebilir. 2 golün penaltından diğerinin kornerden geldiği bir maçta akan oyunda, eksik rakibe karşı çok az pozisyona girilmesi bu tezimi kuvvetlendiren bir gösterge.
Takım
savunması yorgun
Geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe’nin yaptığı faul sayısına oranla Avrupa’da en az kart gören 3. Takım olduğuna dair bir istatistik paylaşıldı. Burada elbette geride açık alan bırakan Ersun Yanal’ın, oyuncularına 2. bölgede taktik fauller yaptırmasının etkisi büyük. Öte yandan geçtiğimiz sene Yanal’la ilk 12 maçında 7 kırmızı kart gören takımı bu müdahalelerin şiddeti konusunda da eğittiği ve disiplinsizlik sonucu gelen kartlar meselesini çözdüğünü bu sene gördük. Gel gelelim oyun planı rakiplere geniş alan bıraktığı için bugün o taktik faullerden biri kırmızı karta dönüştü. Bu sırada Fenerbahçe’nin 1 kişi fazla olduğunu da unutmamak lazım. Sanırım tempolu oyun bazı futbolcular için ciddi yorucu olmaya başladı. Bu da takımın savunma konsantrasyonunu bozuyor ve yerleşim hatalarına sebep oluyor. En nihayetinde rakip 9 kişiyken(1 atılan oyuncu ve 1 kenarda tedavi gören oyuncu) gol yemek ileriki haftalar için ciddi bir uyarı.
Yanal formsuz görünüyor
Bu köşeyi uzun süredir okuyanlar Ersun Yanal’ı Fenerbahçe’nin başında görmenin beni ne kadar mutlu ettiğini bilirler. Gel gelelim dost acı söyler ve testi kırılmadan uyarmak görevimiz. Bu sene Trabzonspor maçından beri oynanan oyun son derece istikrarsız. Maalesef taktikten çok bireysel çabayla sonuca giderek alınan puanlar daha fazla. Elbette Ersun Yanal oyuncularını bizden iyi tanıyor. Elbette modern futbolda artık taktikler ve dizilişlerden çok hocaların oyunculara verdiği özgün görevler takımlar arasındaki kalite farkını belirliyor. Ama Fenerbahçe’nin geçen sene 2-0’dan 2-2 biten Kasımpaşa maçıyla bu maç arasındaki sonucu belirleyen fark maalesef Yanal’ın yeni felsefesi değil genç kaleci Altay’ın ve biraz da Serdar’ın performansları oldu. Dilerim milli maç arasında Ersun Yanal formunu geri kazanır ve takım artık kişilerden bağımsız hale getirir.
Herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.
YORUMLAR