Fenerbahçe bugün Denizlispor karşısında kaybettiği 2 puanla 7 maçtır kazanamama serisini sürdürdü. Önceki 6 maçı Ersun Yanal sayesinde kazanamadığını düşünenler de bugün ortaya çıkan tabloda her başarısızlıkta tek bir suçlu aramanın artık Fenerbahçe’ye çok şey kaybettirdiğini anlamışlardır. Evet Ersun Yanal, Tolga’yı sol açık oynatmaktan Tolgay transferine, Alper için Ekici’yi kesmekten Jailson’u stoper yapmaya kadar pek çok konuda suçluydu ama asla ve asla ortaya çıkan tablonun tek sorumlusu değildi.
Yönetimin suçu
Fenerbahçe 7 yıldır şampiyon olamıyor. Bunun 5 yılında Aziz Yıldırım başkandı. 5 farklı hocayla çalıştı ve her kaçan şampiyonlukta faturayı hocalara kesti. Halbuki tek suçlu hocalar değildi. Bugün gelinen noktada Ali Koç yönetimi de benzer bir hatayı tekrarlıyor. Her başarısızlığın faturasını hocaya keserek ilerliyor. Bu anlayışla Fenerbahçe 7 senede 7, Ali Koç yönetimi ise 3 sezonda 3. hocasına doğru yelken açıyor. Fenerbahçe’yi oyun aklı ve futbol sistemi konusunda istikrarsızlaştıran yönetimler de en az hocalar kadar suçlu. Halbuki karşınızda Kadıköy Belediyesi’nin attığı sarı-lacivert twite bile dayanamayan, her mecrada sizin altınızı oyan, hakemleri, federasyonu, ceza kurulları, rakip hocalarıyla, tetikçi basınıyla Fenerbahçe düşmanlığını her fırsatta körükleyen organize ve yekpare camialar var. Bu düşmanlığa karşı sinirle değil akılla mücadele etmeyen, fevri kararlar alan her yönetici suçlu.
Futbolcuların suçu
Fenerbahçe yıllardır futbolcularına Galatasaray ve Beşiktaş’ın kendi futbolcularına davrandığından çok daha cömert ve yumuşak davranan bir kulüp. Kötü sonuçların veya sahadaki yetersiz mücadelenin faturası hep hocalara kesildiğinden futbolcularda şımarıklık, umarsızlık ve nankörlük kalıtımsal olmaya başladı. Bu yüzden formanın ağırlığı, armanın mirası, taraftarın sorumluluğunu taşımayan 11’ler izler hale geldik. Bu noktada sembol olmuş isimlerin Fenerbahçe forması altında geçirdikleri yıllarda aldıkları milyonların hakkını verecek şekilde yerli yabancı transferleri Fenerbahçe camiasına layık birer oyuncu haline getiremediklerini görüyoruz. Bugün takımın abileri olarak anılan isimlerin aslında hiçbir ağırlığı olmayan karikatür abiler gibi davranmaları sonucunda, Fenerbahçe 2 haftadır beraberliğe sevinen bir takım haline geldi. Tek tek isim vermeyeceğim ama, son 10 sezonda bu şanlı formayı giyen ve üstüne üstlük kaptanlık bandı takan isimler de en az yönetim kadar suçlu.
Sistemin suçu
Futbol artık spordan çok eğlenceye hitap eden bir endüstri. Eğlence endüstrisinde dönen paralar büyüdükçe sistemin aktörleri de art niyetli hareket etmeye başlıyor. Fenerbahçe kendini konumlandırdığı yer gereği, başarısızlığı da başarısı kadar hatta daha bile fazla rating getiren bir camia. Sahada ve saha dışında düşmanı çok. Fenerbahçe’yi manipüle etmek isteyen güçlerin 3 Temmuz operasyonu uzun vadede başarısız olsa da kalıcı zararlar verdiği aşikar. Fenerbahçe’ye sahip olamayan sistemin Fenerbahçe’ye diz çöktürmek için yaptıkları ise artık tüm alanlarda ortada. Fenerbahçe’nin basket maçlarının kural hatası ile tekrarlandığı futbolda ise tekrarlanmadığı bir ülkede adaletten bahsetmek mümkün mü? Tüm bu aktörler Fenerbahçe’ye karşı uygulanan topyekün imha operasyonunun aslında Türk sporunu bitirmek anlamına geldiğini fark etmedikleri için suçlular. Farkında olsalar bugün herhalde babası Galatasaray’da çalışan bir hakemi Fenerbahçe maçına atamazlardı. Zorbay Küçük genç bir hakem. Verdiği kararların da babasından bağımsız olarak doğru veya yanlış olma ihtimali hep aklımızda. Fakat bugünkü kararlarında nedense Fenerbahçe aleyhine tutarsızlık ve adaletsizlik boldu.
Hepinize iyi pazarlar dilerim.
YORUMLAR