Maç öncesi istatistiklere baktığımızda Başakşehir’in tüm maçlarında topa daha fazla sahip olan ve pas yüzdesi daha yüksek takım olduğu gözüküyordu. Erzurumspor maçında ise topa %50 sahip olmuş her iki takımda. Bunun üstüne kanat hücumcularından vazgeçip 3lü stopere dönen Cocu’nun orta alanı rakibe bırakarak uzun toplarla hücum etmeye başlaması da top kontrolünün yine Başakşehir’de olacağının işaretiydi. Sonuçta Başakşehir yine %55 ile topa daha fazla sahip oldu.
Mossoro takımın elfreni
Oyunun gelişimine baktığımızda ise Başakşehir çokça sahip olduğu topu doğru yönlendiremedi. 3 stoper ile Adebayor’u sırtını sürekli kaleye dönük oynatan Fenerbahçe, iki kanat bekini de geride tutarak Visca ve Napoleoni’nin pas kanallarını daralttı. Bu yüzden Başakşehir kontra sayılabilecek ofsayt pozisyonu dışında Fenerbahçe’yi doğru düzgün baskı altına alabilecek hücum zenginliğini yaratamadı. Özellikle Mossoro’nun kaçak güreşmesi ve Mahmut-İrfancan ikilisinin Emre yokken takımı organize edecek kilit pasları atamayışı belki de bunun en büyük sebebiydi.
Geç gelen doğrular
Öte yanda Cocu haftalar süren Slimani’nin yalnızlığının gol pozisyonlarını azalttığını görmüş olacak ki bu hafta içinden itibaren onu Frey’le destekleyerek, ileriye atılacak hava toplarını daha verimli kullanmayı denedi. Ama Frey bu toplarda iyi servis yapamadığı gibi kendisine inen toplarda da çok acemi ve ağır kaldı. Elif’in orta sahaya dönüşüyle birlikte pas oyununda akışkanlık sağlansa da Cocu bu oyunu sezon öncesi kampında çalıştırmadığı için paslaşmalar rakibi eksiltecek yüzdeyüz pozisyonlara ve nihayetinde gole dönüşmedi.
Fenerbahçe bu maçta organize ve şablonlu hücumlar geliştiremese de önceki maçlara göre daha çok pozisyona girdi. Burada Slimani, Ayew ve Elif gibi üst düzey oyuncuların bireysel inisiyatif alarak rakibe riskli baskı yapmaları ve tek topta yeteneklerini konuşturmaları rol oynadı. Ama gerek Mert’in mükemmel oyunu, gerekse şanssızlık ve bireysel hatalar golün gelmesini önledi. Bu dönemde Cocu, Benzia ve Soldado hamleleriyle hücumu daha yetenekli hale getirmeye çalışsa da artık vakit çok geçti. Tıpkı bu sezonun teknik ekibe ve kadroya geç müdahaleyle kaybedildiği gibi 2 puan da geç gelen müdahalelerle kaybedildi.
Mert rüyadan uyandırdı
Fenerbahçe için maalesef artık yazılacak çizilecek çok bir şey kalmadı. Yarın Akhisar galip gelirse Fenerbahçe averajla küme düşme potasına giriyor. Bu sezonun kaybedildiğini önceki haftalarda söylemiştik. Artık tek hedef UEFA’da ilerlemek ve gelecek sene için umut veren bir futbol sergilemek olacak. Cocu ve Comolli adlarına yakışmayacak çok kötü bir sezon öncesi hazırlık dönemi geçirdikleri için bu seneyi heba etmiş durumdalar. Üstüne üstlük Frey ve Reyes gibi Fenerbahçe formasını giymeyi bırakın Süperlig seviyesinin bile altında oyunculara harcadıkları paralarla hatırlanacaklar. Dileğim ve tahminim Cocu’nun 5’li defansını 3’lü gibi gösteren ve taraftarın gol iştahını bir nebze karşılayan bu oyunla ileriki haftalarda daha başarılı olacağı ve goller bulacağı. Belki Reyes’ten vazgeçip oraya Jailson’u çeker ve takımın organize pas yeteneği en yüksek oyuncusu Beniza’yı göbeğe monte ederse bu sene 4-5 maçlık galibiyet serileri de yakalayabilir. Ama uzun vadede bu sistem ve kadronun asla Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir takıma dönüşemeyeceğini bugün gördük. Çünkü Mert gibi Fenerbahçe’de yetişmiş düzgün karakterli bir kaleci çıkıp gününde bir performansla bu sistemin 3 puan almasını engelleyebiliyor. Daha üst düzey takımlara karşı ise bu şişirme toplar ve anlık hücum preslerle bir yerlere gelmek mümkün değil.
Volkan Demirel’e özel veda
Volkan Demirel benim gözümde asla Fenerbahçe kaptanı olabilecek bir oyuncu değildi. Ne oyununu, ne karakterini, ne de sahadaki tavrını hiçbir zaman sevmedim. Ama Fenerbahçe tarihinde en çok Avrupa Kupası maçına çıkan oyuncuysa, sezon sonu kendisine teşekkür edilmeli, jübilesi mutlaka yapılmalı ve kendisini seven taraftarlarca uğurlanmalıdır. Aksini gerektirecek bir durum varsa da yönetim en açık şekilde bunu taraftarla paylaşmalıdır.
Herkese iyi haftalar dilerim.
YORUMLAR